Yeni sayfanın başlığı

Okul Öncesi Eğitim Nedir?/ MEB |
Okul Öncesi Eğitimi, doğumdan, zorunlu eğitim yaşına kadar, çocukların gelişim özellikleri, bireysel farklılıkları ve yetenekleri göz önüne alınarak, çocukların sağlıklı bir biçimde fiziksel, duygusal, dil, sosyal ve zihinsel yönden gelişimlerini sağlayıcı, olumlu kişilik temellerinin atıldığı, yaratıcı yönlerinin ortaya çıkarıldığı, çocukların kendilerine güven duymalarının sağlandığı, ebeveyn ve eğitimcilerin etkin olduğu sistemli bir eğitim diye tanımlayabiliriz |
![]() |
17 yaşına kadar olan zihinsel gelişimin yüzde 50'sinin 4 yaşına kadar, yüzde 30'unun 4 yaşından 8 yaşına kadar, yüzde 20'sinin ise 8-17 yaşlarında elde edildiğini düşünürsek, 0-6 yaşlar için, çocuğun gelişiminin hızla yönlendiği yıllar diyebiliriz. Bu yıllarda temeli atılan beden sağlığının ve kişilik yapısının ileri yaşlarda aynı yönde gelişme şansı çok yüksektir. Bu yüzden çocuğun sağlıklı bir birey olması açısından okul öncesi eğitime önem verilmelidir. Ayrıca çocuğun okul öncesi yıllarda aldığı eğitim ve kazandığı deneyimlerin, ileriki yaşlarındaki öğrenme yeteneği ve akademik başarısıyla ilişkisi olduğu gözlenmiştir |
![]() |
Günümüzde özellikle büyük kentlerde annenin çalışması, oyun bahçelerinin azlığı gibi nedenlerle küçük çocuğun bakımı, beslenmesi, eğitimi, bilgisi yeterli olmayan kişilerle ya da anneanne ve babaanne tarafından apartman dairelerinde yürütülmeye çalışılmaktadır. Çocuklar evde bu kişiler tarafından ne kadar iyi bakılırsa bakılsın ne kadar çok sevilirse sevilsin; sosyal gelişimini gerçekleştirebileceği arkadaşlara ve oyun ortamına ayrıca evde kendisine sağlanamayan eğitim imkanlarına ulaşmaya ve düzenli bir eğitim programına katılabilmesi için ailenin dışında eğitimcilere ihtiyacı vardır. |
![]() |
Çocukların fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal ve dil yönünden yeteneklerine göre gelişmelerini sağlayacak eğitim ortamını sağlamak, Dilin gelişmesine ve doğru kullanılmasına imkanlar sağlamak, Öz bakım becerileri (temizlik, giyinme vb.) kazandırmak, Bedensel becerilerini geliştirmek, Kendi ayaklarının üzerinde durabilen, bağımsız bir birey olabilmesi için destek olmak, Yaratıcı yönlerini ve ilgi alanlarını ortaya çıkarmak, Oyun oynama ve arkadaşlık ihtiyacını gidermek, Zorunlu eğitime hazırlamak. Bu ilke kesinlikle okuma-yazma öğretimini kapsamamalıdır. |
ANNE BABAYA ÖZEL
ÇOCUK YAŞADIĞINI ÖĞRENİR.
Eğer bir çocuk; Sürekli eleştirilmişse,Kınamayı ve ayıplamayı öğrenir.



Eğer bir çocuk; Kin ortamında büyümüşse,Kavga etmeyi öğrenir.



Eğer bir çocuk; Utanç duygusuyla eğitilmişse,Kendini suçlamayı öğrenir.



Eğer bir çocuk; Hoşgörü ile yetiştirilmişse,Sabırlı olmayı öğrenir.



Eğer bir çocuk; Desteklenip yüreklendirilmişse,Kendine güven duymayı öğrenir.



Eğer bir çocuk; Övülmüş ve beğenilmişse,Takdir etmeyi öğrenir.



Eğer bir çocuk; Hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse,Kendini sevmeyi öğrenir.



Eğer bir çocuk; Aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, Bu dünyada mutlu olmayı
öğrenir.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇOCUK HAKLARI BİLDİRİSİ
Tüm 

Çocuklar;


Şefkat, sevgi ve anlayış görme hakkına; 


Parasız eğitim hakkına; 

Oyun eğlence hakkına;

Bir isim sahibi ve bir ülkenin vatandaşı olma hakkına;
Olağanüstü durumlarda yardım görmede öncelik hakkına;

Topluma Yararlı olacak şekilde yetişme hakkına;
Uluslararası barış ve evrensel kardeşlik bilincinde geliştirme hakkına;

Bütün bunlarda, renk, ırk, dil, din farkı gözetmek için yararlanma hakkına sahiptir.

Sevgili Anneciğim ve Babacığım
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim. Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim, sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum.
Beni tanımaya ve anlamaya çalışın. Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Bana oyunda arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde, her işimde koruyup kollamaya çalışmayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bana yanılma payı bırakın. Kendi işimi kendim görmeye alıştırın. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım. Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra. İstediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz sözdevermeyin. Sözünüzü tutmayınca sizlere güvencim azalıyor. Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasaların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum. Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve açık olsun. Öğütlerinizde en çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinizden sevgi ve saygınızın azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.Çok konuşup çok bağırmayın, yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler ben de daha iyi iz bırakır. “ Ben senin yaşında iken…… “ diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Beni korkutup sindirerek suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama yapabileceğim işleri de yapmamı bekleyin. Başarmam için beni destekleyin. Hiç değilse çabamı övün. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; Umutsuzluğa kapılırım.
Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın. Bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın, yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunalttığım sırada soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı bulabilirim. Ama beni aşağılamayın, hele de başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların yanında güç durumlara düşürebilirim.
Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine beni size daha çok yaklaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın.Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur. Biliyorum, ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdiklerinizi yanınızda benzer istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum.Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldi ise bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın. Benden “Örnek Çocuk” olmamı beklemezseniz, ben de sizden kusursuz ana baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Prof. Atalay YÖRÜKOĞLU

















